BU SİTEYİ KURAN,YÖNETEN VE GÜNCELLEYEN By_SehZaDe=MUSTAFA MİKAİL CÜCE mmikail05@hotmail.com Cehalet insanı çirkinleştirir Suskunluğum asaletimdendir Her lafa verilecek cevabım vardır Lakin lafa bakarım laf mı diye Adama bakarım adam mı diye... !
   
 
  ŞiirLeRi 3

Bir varmış bir yokmuşla başlar bütün masallar

Hele bir düşmeye gör, dinlemeden asarlar.

 

Soğuk bir kış günüydü, otururken odamda,

Çiçekler bir yanımda, çay sigara bir yanda.

 

Bende anlayamadım, ne oldu nasıl oldu,

Helâya gitmem için, ihtiyaç hâsıl oldu.

 

Yavru bir ceylan gibi, koridorda salındım,

Sonra kapıyı açıp, malum yere alındım.

 

Şöyle birkaç dakika geçmedi ki aradan,

Açtığı kapıları kapamıştı yaradan.

 

Ne oldu bu meretin şifresi mi bozuldu,

Belkide mahsur kalmak kaderime yazıldı.

 

“AÇIL SUSAM” dedikçe, lanet kapı kapandı,

Ne kabahat bendeydi, nede suçlu yapandı.

 

Orada bir başıma belliki çok zordaydım,

İnşası yeni bitmiş, modern bir mezardaydım.

 

İmdat diyecek oldum, sonra tuttum dilimi,

Yaradana sığınıp, tekrar attım elimi.

 

Çevir çevir açılmaz, Allah gözün kör olsun,

Seni icat edenin ekmeği zehir olsun.

 

Belliki rezil olduk artık düşeriz dile,

Birbirine karıştı, küfür ile besmele.

 

Baktım böyle olmuyor, kapıya bir tıkladım,

Kim var kim yok diyerek ufak ufak yokladım.

 

Acı haber tez gider, sağol olsun duyan geldi,

Kalabalık var diye modaya uyan geldi.

 

Ben ustayım diyenler kapıya dizildiler,

Açılmayınca kapı hepside üzüldüler.

 

Pense ile çekici keseri kapan geldi,

Evinde hasbel kader ustalık yapan geldi.

 

Dediler “tuvalette bir dulun başı darda” ,

Allah Allah sesleri yükseldi koridorda.

 

Sonra Mustafa kavuk salladı birkaç tekme,

Bu “imalat hatası” üstad kusura bakma.

 

Allah muavinimi kurtarsın diyen olmuş,

Eren’e, Evliya’ya kurban adayan olmuş.

 

Erkekler ustalığa bekler  sıra halinde,

Bayanlar duaları okur koro halinde

 

Sonra hepbir ağızdan amaçsız bağırdılar,

Olmadı en sonunda müteahhidi çağırdılar.

 

Bir okudu üfledi, okus dedi, pos dedi,

Korkacak hiçbir şey yok, sus ağlama sus dedi.

 

Bu kısacık sürede içeride çok çektim,

Kilit açılıverdi derinden bir ohh, çektim.

 

Sanki kırkyıl yatmışta tahliye oldum sandım,

Dokuzay ongün sonra Anamdan doğdum sandım.

 

Mahşeri kalabalık, oğul arar Anayı,

Sanırsın personelim kuşatmış Viyana’yı.

 

Sonra dışarı çıktım meraklı bakışlarla,

Omuzlara alındım, OLEYY’le alkışlarla.

 

Herkesler oradaydı, müdürden defterdara,

Unakıtan gelmemiş küsüyor aklı sıra.

 

Haberi alan gelmiş kimi atlı kimi yaya,

Magazin olur diye dememişler medyaya.

 

Ey ilahi Ya Rabbi ne güzelmiş hürriyet,

Benim gibi helada kalanlara yardım et.

 

Ben böyle bir hataya düşersem iki olsun,

Az yerim az giderim, zıkımın beki olsun.

 

Mehmet HOPAL 24/KASIM/2005

 ( Öğretmenler Günü )



İSMET TAPAR’a
 Biz  Ki  seni birkaç yıldır tanırız,
Nasıl geçti sayamadık, ÜSTADIM
Gidişini hala şaka sanırız,İşittik te duyamadık ÜSTADIM,

 
Dudağında hep tebessüm, hep selam
Duymadık ki, ne kötü söz ne kelam,
Adam gibi adam idin vesselam,
Başka bir şey duyamadık ÜSTADIM,

 
Hız yapmadan ağır ağır konuştun,
Bilmesende bir bilene danıştın,
Sende artık gidinlere karıştın,
Az daha kal diyemedik ÜSTADIM.

 
Nesli bitmiş kuldan öte  kul idin,
Şeker idin, şerbet idin, bal idin,
Gönlümüzde yedi veren gül idin,
Vazo bulup koyamadık ÜSTADIM.

 
Gözün, gönlün tok gelmiştin, tok gittin,
Temiz geldin, temiz kaldın, ak gittin.
Vezir geldin, vezir kaldın, Şah gittin,
Yollamaya kıyamadık ÜSTADIM.

 
Sevgi sana yoldaş olsun, eş olsun,
Sen ki haktan bir dilersen beş olsun,
Güler yüzün, aç olana aş olsun,
Biz o yüze doyamadık ÜSTADIM.

 
Yürüyorsan yollarında iz bırak,
Gidiyorsan birkaç nemli göz bırak,
Sevda olda yüreklere köz bırak,
Düşündükte, diyemedik ÜSTADIM.

 

               Mehmet HOPAL

               31/08/2005  AMASYA

 

KÖRMÜSÜN

 

Senin için alaf alaf yanıyom?

Bilmiyom ki şaşumusun, KÖRMÜSÜN?

Aklım getti deli gibi dönüyom?

Ardınsıra geziniyom KÖRMÜSÜN?

 

Bir zamanlar sırma saçım varıdı?

Zehir olup aşk içime yörüdü.?

Her bi yerim göbeğimde eridi?

Ben getgedin azalıyom KÖRMÜSÜN?

 

Yimbeşimde göçtü getti avurdum?

Garezin ne beni sen mi doğurdun.?

Aşkın ile hamur gibi yoğurdun?

İşkafa’bi yazılıyom KÖRMÜSÜN?

 

Ne malım ne mülküm evim yok deyin?

Elalemin varda senim yok deyin?

Kıçımda baksır bir donum deyin?

Onun için üzülüyom KÖRMÜSÜN?

 

Heç yanında mazaratlık yaptım mı?

Gizli saklı sana cimcik attım mı?

Biyol olsun gıdığından öptüm mü?

Atlar gibi kazınıyom KÖRMÜSÜN?

 

Adını heç besmelesüz anmadım?

Bülbül gibi daldan dala gonmadım?

Biyol olsun tiridine banmadım?

Sızım sızım sızılıyom KÖRMÜSÜN?

 

Seni göre cümle kuşlar ötüşüy?

İçim gidiyi paçalarım tutuşuy?

Böyük abdest küçüğüne katışıy?

Eziliyom büzülüyom KÖRMÜSÜN?
30 TEMMUZ 2006


YETER Kİ İSTE

 

Halk Eğitim Merkezi’ne kursa yazıldım,

Okuma , yazmaya derken üzüldüm,

Şimdi GÜNEŞ oldum önce BUZUL’dum,

Okuryazar olunur YETER Kİ  İSTE.

 

 

İlk harfi öğrendim kalmadı korkum,

İlk cümleyi kurdum belli oldu farkım,

Yaşın üzerinde olsa da KIRK ‘ın,

Saz bile çalınır yeter ki iste.

 

 

Okuyup öğrenmenin bil ki yaşı yok,

İlim koskoca deniz sonu başı yok,

Toplar çıkarırım üçü beşi yok,

Çarpılır bölünür yeter ki iste.

 

 

Cehalet kılıçtır kında da olsa,

Kalem ışık kuyuda, inde de olsa,

İlim denilen şey Çin’ de de olsa ,

Aranıp bulunur yeter ki iste.

 

 

Tarihe gömülür bir gün cehalet,

Ata’nın izinden giderse millet,

Türklük var olalı on yedi devlet,

Ezbere bilinir, yeter ki iste.

 

Ne yaman sevdalar gördüm yıllardır

Acıya doydum da, aşk a doymadım

Düşler ülkesine kalktı son vapur

Ya ben erkenciyim, ya sen geç kaldın

 

Serseri gönlümün düştüm ardına

Kapandı kapılar ardı ardına

Ben ki kilit vurdum gönül yurduma

Ya ben erkenciyim, ya sen geç kaldın

 

Nu umut doluyum ne akliselim

Dokunsan tutuşur ayağım elim

Zaten başlamadan biter bu film

Ya ben erkenciyim, ya sen geç kaldın

 

Yalnız göz hakkıdır sendeki payım

Ne vurgun peşinde ne hesaptayım

Sen start almadın ben etaptayım

Ya ben erkenciyim, ya sen geç kaldın

 

Sevgi ise sevgi, bire beş koydum

Gözyaşı koydular, bense baş koydum

Ben aşkın adını artık düş koydum

Ya ben erkenciyim, ya sen geç kaldın

 

SEV - SEVGİ – SEVGİYE - SEVGİDEN

 
Bu  kadar kolay mı kaldırıp atmak

İnsan pazarında PUL etme bizi

Gönlün kapısını hep açık bırak

Bülbülü sürgünde GÜL etme bizi.

 

Bırak şu inadın zinciri kırsın

Sen lütuf yazarsın sevgi okursun
İnsanlık nakışlar sevgi dokursun
Gönül tezgahında ÇUL etme bizi

 
Bir göz ötekinden seni sakındı

Sana söyleseler bize dokundu
Yüreğimiz sana senden yakındı
Henüz kor olmadan KÜL etme bizi

 
Biz seni hep sevdik sebepsiz, her dem
Hata cahillikse büyüklük erdem
Hayın ses getirir bastığı yerden

Arsıza, yolsuza YOL etme bizi

 

                        Küsüp aramıza yolları koyma

                        Öfkeyi, nefreti, yılları koyma

                        Biz dostuz araya elleri koyma

                        Uzat ellerini EL etme bizi

                       

                        Tükenir ömrümüz biter yolumuz

                        Belki helalleşmeye dönmez  dilimiz

                        Bağlanır çenemiz düşer kolumuz

                  Kul hakkıyla sanık KUL etme bizi


AMASYA 31.07.2006


Mehmet HOPAL    2007

Şimdi orda olmalıydım

Altmış beşinde Ağustos’un harman vakti

Ardıç mazılı kağnıların toza buladığı    

Yollarında yürümeliydim ıslık çalarak

Ve DEDELER’de,

Gök yüzünün taa göğsüne sokup parmaklarımı

Duaya durmalıydım nur yüzlü adamlarla

 

BAĞLARBAŞI’ında kar

Kerpiç bacalarda duman

Ve bir sevda olmalıydım bir yüreğe saklanmış

 

Ey umuda serilen buğday başağı  

Ey yaprağına çise düşmüş tekilcan

Ey içimdeki hasret, ayrık otundan inat

Beni görün, beni duyun, beni anlayın

Çözül artık içimdeki kör düğüm

Belki de son olacak seni gördüğüm

 

Memleketim, ah Vatanım, ah köyüm

Seninle başladı elli dokuzun zemherisinde

Seninle bitsin benim öyküm

 

Şimdi bir adam can verir her martı çığlığında

Bir adam ki heryanı ateş akrep misali

Dört yanı beton

Dört yanı rezalet

Dört yanı hayın

 

Al, denizin senin olsun koca kent

Kadınların senin olsun, baş döndüren ışıkların,, yeditepen

Senin olsun çamurun, çirkefin, ihanetin

 

Bir çift aygır girer düşlerime deli dolu göğ boncuklu

Bir silah canlanır gözümde mor meneviş, sarı kundak

Ve bir kadın Aydan-Aydın, Güneşten sıcak

Topraktan bereketli

 

Şimdi orda olmalıydım

Halaya durmalıydım yağız delikanlılarla

Ve sinsin de,

Bulutlara değmeliydi naralarımız

Hep bir ağızdan türküler söyleyip

Tırpan sallamalıydık altın sarısı üveyiğe

Ve tarhanaya kaşık çalmalıydık topyekün

Kuşluk vakti, KUŞOTURAN ‘da

 

Ey çoban kavalında adı konulmamış türkü

Ey KILÇAK deresindeki çiğdem tomurcuğu

Ey kekik kokusu, SIRACEVİZLER ‘deki ayak izleri

İlk gözağrım, anayurdum, Ahh evim

Belki de son olacak sana geldiğim.

 

Memleketim, Ahh Vatanım Ahh Köyüm

Seninle başladı ellidokuzun zemherisinde

Seninle bitsin benim öyküm
12.04.2002 AMASYA 




T Ü R K İ Y E M


Türkiyeyim, kapım zorla açılmaz

Gökkubbemde besmelesiz uçulmaz

Dünya durur, Çanakkale geçilmez

Destan Destan hep dillerde TÜRKİYEM

 

 

       Akdenizde dantel gibi kıvrılsam

       Harran ovasında yansam kavrulsam

       Edirneden Ardahana savrulsam

       Sevda Sevda gönüllerde TÜRKİYEM

 

 

Türkü Kürdü Çerkeziyle Lazıyla

Kadın Erkek, İhtiyarı Kızıyla

Hakka varsam Yunusumun sazıyla

Nağme Nağme Türkülerde TÜRKİYEM

 

 

       Ben tufanım beli olmaz sınırım

       En kutsalım, bayrağımla onurum

       Toprağıma göz dikeni vururum

       Yazılmamış öykülerde TÜRKİYEM

 

 

Her erkeği asker doğar anadan

Vatan ona önce gelir Anadan

Eşsiz güzellikler vermiş yaradan

Cennet Cennet resimlerde TÜRKİYEM

 

 

21 mayıs 2008

www.sehzadeamasya.tr.gg
 
aMasYa
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
 
Bugün 55103 ziyaretçikişi burdaydı!
BU SİTEYİ KURAN,YÖNETEN VE GÜNCELLEYEN By_SehZaDe=MUSTAFA MİKAİL CÜCE mmikail05@hotmail.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol