Maviyi gök yüzünde gördüm hep
Bir de resimlerde.Gözlerinde kadınların.
Güverteden ıslık çalmadım martılara
Gemilere hiç mendil sallamadım ki
Benim doğduğum kentin
Hiç denizi olmadı ki
Kah parmakların olmak istedim
Saçlarında gezinen
Kah kuğu boynunda kolye zincirin
Ve dudaklarında bir sigara
Acı da olsa
İliklerime işlesin istedim sıcaklığın
Sarıldığımda cehennem gibi
Eriyip gitmek istedim bebeğinde gözlerinin
Su kesilsin istedim
Soluklarımız yanaklarımızda
Düşten öteye gitmedi ki öpüşmelerimiz
Sen hiç benim olmadın ki
Uçuverdi elimden bir kuş gibi bir ömür
İnişe geçti yollar toz pembeler toz duman
Sevmek için geç
Ölmek için erken
Öyle bir sakat zaman
Yaşım kırkı beş geçe ustanın tabiri ile
Her şey sil baştan olsa uzaklarda biriyle 08.11.2003
Bir ben mi hak etmedim sevmeyi
Biri daha gitti
Bu gece kıyamet vaktidir yüreğimin
Son yıkılış son bozgun
Ve sen infazım sorgulanmadan
İçimdeki yangın
Beynimdeki isyan
Ve şahdamarımdaki telaş
Ömrüme katık olan umut
İçine kan doğranan
Sen;
Son yokuşu çıkamayan son hıçkırığım
Defin ruhsatı bekleyen duygularımın alayı
Kavşakların,anaartellerin,viyadüklerin
Ve doğduğum gün nikahıma aldığım
Seller,depremler,yangınlar
Hak vergisi yalnızlığım
Ne duruyorsunuz?
Sıra bende…
Hepiniz bilcümleniz alayınız
Yazık.Son perdeyi oynuyorsunuz
Bir ben mi hak etmedim sevmeyi
Sen ey gece
Anasının ipini satmış gece
Soyun şu kadarcık yüreğin varsa
Az biraz soluklanın
Sıra bende
Bir ben mi hak etmedim sevmeyi
Biri daha gitti
Bu gece kıyamet vaktidir yüreğimin
Son ıslığı bekliyorum
Söndürün bütün ışıkları
Yıkılsın bütün köprüler
Dilde ağıt
Kafeste kuş,
Kemanda ses
Susun çocuklar
Ağlamayın çocuklar
Adı konmamış çocuklar
Sıra bende…
Birazdan
Mahşer yeri olacağım
Adamlığımı soyunacağım orta yere
Kinimi,isyanımı,bütün mahremiyetimi
Dökeceğim anadan üryan neyim varsa
Sevgilerim
Ah sevgilerim
GİDECEKSİN BİLİYORUM
Gideceksin biliyorum.
Adım gibi hem de
Üç vaktin birinde,yarım bırakıp bu öyküyü
Dertlerimi azdırıp
Şiirleri küstürüp
Şarkıları susturup gideceksin
ÇAKALLAR’a bahar gelmeyecek belki,bir daha
YEŞİLIRMAK yeşil akmayacak belki
HALKALI sokakta,TORUMTAY’da,
Yüz kapısında YÜZEVLER’in
Ayak izlerimi süpürmeyecek çöpçüler
Ve gece bekçileri
Düdük çalmayacak ardım sıra
Adın kalmayacak taş duvarlarda
Başıma uçacak bu kentin bütün binaları
Kapayıp kapıları çıkıpta gideceksin
Dağları üzerime yıkıpta gideceksin
Gideceksin biliyorum
Adım gibi hem de
Üç vaktin birinde,yarım bırakıp bu öyküyü
Maviden öteye renk
Sevgiden kutsal kavram
Ölümden öteye adres yok
Sen yoksan,hiçbir şey yok
Ne rüzgarda saçların kısrak yelesi
Ne çise düşmüş toprakta kokun
Ne de bütün pembeler de dudakların var
Yok bile yok bütün lugatlarda
Kaldırımları yok bu kentin
Sokakları yok parke taşlı
Kerpiçten evleri yok yıkık dökük
Bil cümlesi defnedilmiş TEKİRDEDE’ye
Bir çırpıda
Balık istifi
Koyun koyuna mahrem sayılmadan
Su gibi,sabun gibi,gökte bir yıldız gibi
Düşten bir nehir gibi akıp da gideceksin
Bu şehri baştan başa,yakıpta gideceksin
Gideceksin biliyorum
Adım gibi hem de
Üç vaktin birinde,yarım bırakıp bu öyküyü
Işıkları söndürüp
Kepenkleri kapatıp
Paslı bir kilit vurup,iflas etmiş yüreğime
Kah bir kedi yavrusu gibi,kasap kapısına
Kah günah çocuğu gibi Camii avlusuna
Arkana bile bakmadan
Koşarcasına
Bu sevdaya baş komadan
Gözlerimde yaş komadan
Taş üstüne taş komadan gideceksin
Seninle gidecek sana ait ne varsa
Bir ben kalacağım bu kentin orta yerinde
Bir başıma
Paramparça
Darmadağın
Ve kan tükürdüğüm kaldırımlar
Kalp yetmezliği
Karaciğer yetmezliği
Ve kendime yetmezliğim.Yetmezlikler içinde
Bir deli daha eklenecek sokaklarına
Tırnak uçlarına kadar kara sevdalı
Ve kızılca kıyamete atılmış,yorgun yüreğiyle
Hakkını helal edip,
Aşkımı yalan edip
Gönlümü talan edip
Acıları gönlüme ekipte gideceksin
Savurup saçlarını çekipte gideceksin
Gideceksin biliyorum
Adım gibi hem de
Üç vaktin birinde yarım bırakıp bu öyküyü
Ya bir Eylül akşamı yapraklar dökülürken
Ya bağ bozumunda Ekim ayında
Ya da Kasım’da göçmen kuşlara yoldaş olup
Kırağı düşerken Kasımpatlara
Beni öksüz
Beni darmadağın
Beni anadan üryan bırakıp, memleketin orta yerinde
Biliyorum gideceksin
Şiir,mektup ne varsa çöpe doldurup
Parçalayıp bütün fotoğrafları
Gırtlağına basıp bütün anıların
Ve anasını ağlatıp umutlarımın yediden yetmişe
Sır yüklü,sabır yüklü,kahır yüklü
Bana bile söyleyemeden sevdiğini
Yüreğine köz bırakıp
Beni bana küs bırakıp
Kapkara bir yas bırakıp
Unut beni elveda,deyipte,gideceksin
Diri diri mezara koyupta gideceksin. 21.22.23.AĞUSTOS 2000
Ne şiirler yazdım senden uzak
Ne seni buldum şarkıların her notasında
Ne de rüyalar gördüm
Yarım yamalak
Ne tadı tuzu vardı yemeklerin
Ne sigara dumanın ahengi
Sen yokken ben hiç
Maviyi gök yüzünde gördüm hep
Bir de resimlerde.Gözlerinde kadınların
Güverteden ıslık çalmadan martılara
Gemilere hiç mendil sallamadım ki
Benim doğduğum kentin
Hiç denizi olmadı ki
Kah parmakların olmak istedim
Saçlarında gezinen
Kah kuğu boynunda kolye zincirin
Ve dudaklarında bir sigara
Acı da olsa
İliklerime işlesin istedim sıcaklığın
Sarıldığımda cehennem gibi
Eriyip gitmek istedim bebeğinde gözlerinde
Su kesilsin istedim
Soluklarımız yanaklarımızda
Düşten öteye gitmedi ki öpüşmelerimiz
Sen hiç benim olmadın ki
YA GİDERSEN
Işıkları erken söner bu kentin
Yaşama erken kapanır kepenkleri
Kırk bir yaşlı
Yüzelli bin maaşlı adamın
Onikiden sonra başlar yaşamı
Düşlerimde katım,yatım
Hayalimde;
Filinta gibi bir avradım olur
Sen olursun gözümün nuru
Sülün boylum.Kuğu boynuna öpücük değmemişim
Öksüz bir çocuğun oyuncak kutusu dar yüreğim
Seni yığarım seni biriktiririm
Seni doldururum incitmeden
Hani bir de yokluğu vardır ya varlığın
Hani su doldururuz ya tencere tabak
Sular kesilmeden
Hani zeytini sayarak yeriz ya yoklukta
Hani ak akçe kara gün içindir ya
Kıyıda köşede
Yastık altında
Ya gidersen
Ya sular kesilirse apansız
Çatlarsa dudaklarım kavrulursam
Dedim ya öksüz bir çocuğun oyuncak kutusu dar yüreğim
Belki de gelinlik bir kızın çeyiz sandığıdır
Göz nurudur kaneviçeli bohçasıdır
Bilmem kaç yüz milyon ilmekli
Dantellidir saçların salkım saçak
Bir çift küpedir gözlerin el işlemesi
Ve dudakların
İğne oyasıdır şeftali çiçeği
Pembe ile kırmızının paylaşamadığı
Seni istiflerim kırmadan kırıştırmadan
Seni yığarım yüreğime tıka basa
Hani sular kesilir ya
Hani ekmeğe katık olur ya zeytin
Hani ak akçe kara gün içindir ya
Ya gidersen
Ya kaybederse o öksüz çocuk bütün oyuncaklarını
Ya sönerse bütün ışıkları
Ya kepenkleri kapanırsa bu kentin EKİM 2000
Aklıma geliyorsun da
Aklım gidiyor
Gel çık işin içinden
Sensiz de olmuyor
Aklıma geliyorsun da
Aklım gidiyor
Gel çık işin içinden
Sensiz de olmuyor
Beni mi buldun, bunca insan içinde
Ve,kör bir kurşun gibi
Geldin saplandın yüreğime KASIM 1990
Sen yürü herkes dursun
Sen konuş herkes sussun
Çünkü sen her şeyin En güzelini yapıyorsun TEMMUZ1990
GEÇMEZ AKÇE
Geçmez bir akçe oldum sarraflarda kaldım
Eskimiş kitap gibi tozlu raflarda kaldım
Unutuldun MEKTEPLİ yalan oldun sen şimdi
Yırtılmış,rengi solmuş fotoğraflarda kaldım Kasım 1981
Önce yıkandı tertemiz
Sonra beyaz elbiselerini giydi
Konuşursun cevap vermez
Bir eda,bir kurum
Suratından düşen bin parça
Hele hele bir de şampiyon gibi
Omuzlarda taşındı ya
Tanımaz oldu artık bizleri
şeyler var,benim de bilmediğim
Bir şeyler var sana karşı içimde
Aşk desem değil
Kin desem değil,öfke değil
Tutku desem benzemiyor
Bilsem,bir bilebilsem
Bir çözebilsem bu anlamsız muammayı
Kah deli bir sevda oldun ölümüne
Kah anlamsız bir isyan yüreğimde
Bilirim…
Boşuna değil yanıp yıkılmalarım
Titremelerim tepeden tırnağa
Kanımın çekilmesi damarlarımdan
Bunca çırpınışım,bunca özlemem
Boşuna değil
Bilirim,bilirim de
Kah zehir zıkkım olursun soframda
Kah sensiz lokma geçmez boğazımdan
Unutmak isterim gün gelir
Yayın balığı endamını,nar dudağını
Deli kısrak kişnemelerini,çakır gözlerinin
Beynimi sökesim gelir,gözlerimi kör edesim
Köpeklere yediresim gelir yüreğimi
Şeytan…
Kör olası şeytan derki,dikilip yamacıma
Bir kurşun senin yüreğine BAMMM
Bir kurşun benim şakağıma GÜMMM
Şiirlerde ne kadar da kolay ölüm
Oysa göbeğim seninle kesilmiş belli ki
Nikahım sana kıyılmış,Tanrı katında
Görmesem olmaz,
Duymasam olmaz,
Sevmesem olmaz,
Kah karanlığa savurdun adını küfür gibi
Kah besmelem oldun dudağımda
Çiçeğe karşı kurşun
Sevgiye karşı nefret
Ey yüce ALLAHIM
Bu ne biçim adalet 19/04/1992
Deli gibi seviyorum
Ölümüne seviyorum
Hayvan gibi seviyorum
Sen de insan ol İnsan gibi sevil 23/01/1993
Yine de güzeldi yaşamak
Sallana sürüne
Ve uygun adım
Yuvarlanıp gidiyordum
YALAN MI
Seni düşümde gördüm
En katı kışımda gördüm bir zemheri gecesi
Ellerim buz keserken ayaz keserken
Bir ayağı çukurdayken duygularımın
Kar topu oynarken çocukluğum anılarımda
Yalnızlık çakılmışken şah damarıma mıh gibi
Türküler ölürken içimde bir bir
Şiirlerim can çekişirken kafeste bir kuş gibi
Seni düşümde gördüm
Kırk küsür yaşımda gördüm nerdeydin?bunca zaman
Aşka yanmayasıca
Ocağı sönmeyesice
Kör olmayasıca gözleri nerdeydin ha
Ölüm döşeğinden uyartmanın sırası mıydı yüreğimi?
Sırası mıydı ipten alıp ateşe atmanın
Hani geldiğine değse zararı yok
Hani bir şeyler yaşasak yüreğim yanmaz
Hani gelmişken birkaç gün diyorum
Gideceksin biliyorum
Çıkarıp yörüngesinden dünyamı
Uyanmadan düşlerimden
YALAN MI?
Seni düşümde gördüm
Kafdağı’nın başında gördüm yıldız toplarken
Bulutlardan papatya gibi
Gökyüzünü bölüşürken gördüm
ZÜMRÜT’ü ANKA’yla
Ekmeği bölüştük seninle,ekmek paramızı
Tek dal sigarayı birer nefes
Yokluğu bölüştük adilane zaten yoktu ki
Acıları bölüştük kardeş payı
Bir tek yüreklerimizi koyamadık orta yere
Bir onları bölüşemedik hakta kalmadan
Yalnızlığı bölüştük telefon tuşlarında
Sesin geldi olur olmadık zamanlarda gizli saklı
Ellerin geldi bana iki ürkek üveyik
Ayakların geldi iki canlı
Dudakların geldi kul yapısı gülücüklerle
Yüreğin oradaydı,uzaklardaydı
Üstelik dönüş biletin yanındaydı
Her geldiğinde YALAN MI?
Seni düşümde gördüm
Bir adamın döşünde gördüm saçların dağılmıştı
İncecik bir kan sızıyordu dudağından ihanet kırmızısı
Terin,kirine karışmıştı teninde
Kan kokuyordu gece,günah kokuyordu
Gece sabaha yürüyordu utana sıkıla
Duvarlar birbirinden utanıyordu
Perde perdeliğinden
Bir kadın bir kızı arıyordu baktı aynalarda
Öylesine bir gülümseme dudaklarında
Oysa…
Şehirler göç ediyordu içinde
Sahipsiz bir mezar kazılıyordu bir yerlerde
Çocuklar defnediliyordu
Kuşlar vuruluyordu kanatlarından
Biliyorum
Bir adam bıçaklanıyordu yüreğimde, yüreğinden
YALAN MI? 18.02.200 Kızılay/ANKARA
İn-cin top oynuyordu uslu uslu
Geldin ve gittin
İhtilal çıktı
İnlerim yerinde kaldı
Cinlerim tepeme çıktı 08.12.2000
Ölüm insanlara mahsus
Yaşamak,insanlar için
Sevmek insanlara özgü diyorsun
Fetva veriyorsun
Sen insan değil misin 06/12/1991
Sigara dumanıyla üflüyorum seni bedenimden
Oksijen olup,ciğerlerime doluyorsun
Dense kurtuluş yok senden
Kapıdan kovsam,
Bacadan giriyorsun 17/12/1991 ALİ KAYA
En mahrem yerin gibi,aşkını öyle gizle
Bir sen bir ALLAH, sakın kimse duymasın
Öyle bir bak ki bana,yemyeşil gözlerinle
Harabe yüreğimde,yer yerinden oynasın 12/04/1991
Gelişin,fırtınalar koparır yüreğimde
Gidişin,deli bir yangın,adam akıllı
Bakar kalırım,bin kahırla ardından
Öksüz çocuklar gibi,ağlamaklı
MART 1991 VEZNE
Sevdadan kaçılmıyor,bir gün olan oluyor
Yarınlar dün oldukça,her şey yalan oluyor
Avunuyor gönlümüz,küçücük anılarla
Bitiyor düşlerimiz,ömür talan oluyor 13/07/1991
Dipsiz çukurlara gömdüm şiirlerimi
Duygularımı kulaklarından astım gökyüzüne
Sen misin seven?
Sen misin böylesine delice
Yüreğimi çarmıha gerdim bu gece
Dinle!
Her gittiğinde
İçimden bir parça
Gider seninle 16.01.2001
Aynı limanda buluştuk seninle
Sen demir aldın
Ben demir attım Ocak 2001
Senin işgalindeydi gönlüm
Senin sömürgendeydi
Şimdi kuşlar kadar özgür
Ve elinde hürriyeti
Bilsen ne çok özledi esareti
Ocak 2001
Haritadan silinmiş bir yer şimdi yüreğim
Ebedi silinmeyen izlerin kaldı bende
Unuttum adın neydi,siyah mıydı saçların
Büyülü bakışların,gözlerin kaldı bende
Ocak 2001
Bir yerde,bin yerde
Milyon kere milyon yerde
Baktığım her yerde sen varsın
Yine de yetmiyorsun
Ocak 2001
El eleydik
Eldik
Göz göze geldik
Göz boyuyorduk
Diz dizeydik
Oyun oynuyorduk
Teğet geçti dudaklarımız
Yanak yanağaydık
Yandık- kavrulduk
Yürek-yüreğe olamadık seninle
Yalan mı? Şubat 2001
Gözlerini gözlerime tak
Ellerini;
Ellerime bırak bir süre
Şarjım;
Bitmek üzere 08.01.2001
SEN YOKSUN YA
Sen yoksun ya
Sandığıma doldurdum tüm zamanları
Ne akrebi-yelkovanı kaldı saatlerin
Ne takvimlerin takvimliği duvarlarda
Ne de sizin sokakta
Akşam gezintilerim
Ne ibadet
N e uyku
Ne de spor sayfaları gazetelerin
Arada bir yemek,aklıma gelirse
Az acılı hasret yarım umut arası
Söndürürüm sigarayı aklıma gelirse
Bir bardak çay faslında katran karası
Sen yoksun ya
Bütün kadınlarını sakladılar bu kentin
Taştan birer heykel yapıp kuytu karanlıklara
Bütün çiçeklerini yoldular bahçelerin
Bütün kuşlarını vurdular kanatlarından
Oysa
Bir kurşun atımıydı uzaklığımız
Oysa ıslık çalsam duyacaktın
Haberin var mı?
Haberin var mı ha
Ne sokak kedileriyle arkadaşım artık
Ne yalı boyunda Yeşilırmak’a yoldaş gece yarıları
Ne canciğer dostluğum kaldı aynalarda
Ne de adamlığım
Haberin var mı?
26.04.2001
Kırk bir yaşındayım
Kırk bir numara papuç giyiyorum
Ve
Kırk bir yerinden bağlıyım hayata
Kırk bir kere maşallah diyecek kadar deli dolu
Kırkını doldurmuş çocuk kadar umutlu
Kırk bir yılı geride bıraktım da
Sevemedim gitti son baharları
Ne koparılmasına katlanabildim salkımların
Bağ bozumunda asmalardan
Ne de yaprak dökmesine selvilerin
Göz yaşı gibi
Ne de leyleklerin göç edişine
Kerpiç bacalardan
Dedim ya
Kırk bir yılı geride bıraktım da
Sevmedim gitti son baharları
Siyahı saçlarında sevdim
Say da olsa
Pembeyi dudaklarında şeftali çiçeği
Beklemeyi ayak seslerinde sevdim
Yoksul bir çocuğun gözleriyle
Turfandayı sende sevdim.Tazeliği de
Farkında olmadan bir şeylerin
Düğümlendiğinde boğazıma
Sende sevdim iç geçirmeyi
Seninle vardım yalnızlığın tadına
Seni düşünürken
Ve sende sevdim ayrılığı
Savurup saçlarını her gittiğinde
Umudu sende sevdim umutsuzluğu da
Ve hüzün şarkılarını ninemden kalma
Her notasında bir şeyler yitirdiğim
Geceleri sende sevdim gözlerinde aydınlanan
Gündüzü sende sevdim gözlerinde aydınlanan
Gündüzü sende sevdim tarifi imkansız
İliklerime işleyen yel estiğinde
Uzakları sende sevdiğim varamadığım
Çocukları sende sevdiğim el bebek gül bebek
Yüreğime kundakladığım
Aklıma gelir de gözlerin
Alıp götürür duygularımı
Henüz Tanrısı doğmamış
Başkenti belirsiz bir ülkeye
Uykular tedavülden kaldırılmış dediğim yerde
Konuşma özürlüdür bütün paralar
Her yanı penceredir bütün evlerin
Ve boşa geçen her saniye
Alıp verilen her nefes
İhanet sayılır yaşama
Günahlar rafa kalkmıştır sarıp sarmalanıp
Yasaklar delik deşik olmuştur
Ölüm,ölmüştür bilmem kaç tarihinde
İşinden kovulmuştur Azrail
Öylece durur takvim yaprakları
Koparılmadan
25.07.2000
8 ŞUBAT 2008
mehmet HOPAL
Ne mektep görmüşüm nede medrese
Okumak istiyorum,yazmak istiyom
Azrail canımı almaya gelse
Harfleri yan yana dizmek istiyom
Kırmızı ışıkta karşıya geçtim
İyiyi görmedim kötüyü seçtim
Yanlış oy kullandım yanlış hap içtim
Eğriyi doğruyu süzmek istiyom
İstedim ki onbeş yaşında olsam
Kitap okuyarak uykuya dalsam
İlim nerde ise arasam bulsam
Adires sormadan gezmek istiyom
Gazete okumak her sabah erken
İlanlar afişler yolda giderken
Arada keyifle kahve içerken
Oturup bulmaca çözmek istiyom
Anlamayana nutuk nutukla kaldı
Arı bal yaptıda petekde kaldı
Okumak içimde bir ukte kaldı
Cehaletin başını ezmek istiyom
www.sehzadeamasya.tr.gg
|