BU SİTEYİ KURAN,YÖNETEN VE GÜNCELLEYEN By_SehZaDe=MUSTAFA MİKAİL CÜCE mmikail05@hotmail.com Cehalet insanı çirkinleştirir Suskunluğum asaletimdendir Her lafa verilecek cevabım vardır Lakin lafa bakarım laf mı diye Adama bakarım adam mı diye... !
   
 
  AmaSyA TaMiMi

Amasya Tamimi (22 Haziran 1919)

1- Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi İtilaf Devletleri'nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürüyor.

"Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir milli heyetin varlığı gerekmektedir. Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve milli istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta milli bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için, bütün illerin her livasından parti ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her ihtimale karşı bunun bir milli sır hâlinde tutularak ve delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri,

2- Doğu vilâyetleri nâmına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü geçen vilâyetlerin Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetleri’nden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır. O vakte kadar diğer vilâyetlerimizin temsilcileri de Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda umumi toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.

3- Yukarıdaki esaslara göre, temsilciler Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetleri ve belediye başkanları tarafından ve çeşitli suretlerde seçileceklerdir.

4- Bu esasların uygulanmasına 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Eski Bahriye Nâzırı Rauf Bey, 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, 13. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Cevad bey, 3. Kolordu Kumandanı Miralay Refet Bey, Samsun Mutasarrıfı Hâmit Bey, 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa, 12. Kolordu Kumandanı Miralay Selahattin Bey, 25.Kolordu Kumandanı Ali Fuat paşa, Bursa’da 17. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Bekir Sami Bey,, Edirne’de Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey ve diğer bazı sivil ve askeri önemli kişiler tarafından çalışılacaktır. Bundan başka eski sadrazam Müşir Ahmed İzzet Paşa, Nâfıa Nâzırı Ferit Bey, âyan üyesinden Ahmed Rıza Bey gibi kişilerden fikir ve düşünceler alınacaktır.

5- Reddi İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetlerinin verecekleri telgrafların telgrafhânelerce kabul edilmeyerek çekilmesi Posta ve Telgraf Müdüriyet-i Umumiyesi’nden bildirilmiştir. Bu husus kesin şekilde reddedilerek her ne şekilde olursa olsun serbestçe yazışmaların sağlanması için gösterilerde bulunarak yazışmalar sağlanacak ve bunlar elde edilinceye kadar gösterilere devam edilecektir.

6- Askeri ve sivil kuruluşlar hiçbir suretle terk ve başkasına verilmeyecektir. Vatanın herhangi bir tarafına yeniden yapılacak düşman işgâl hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve meydana gelen duruma göre memleketin savunmasına birlikte girişilecektir. Bu sebeple komutanlar derhal birbirini haberdâr edeceklerdir. Silah ve savaş malzemesi kesinlikle elden çıkarılmayacaktır. 

Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'ya Gelişi

İstiklâl Savaşı'nda, Sivas Vilayeti'ne bağlı Amasya Sancağı'nın Milli Mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır.

Birinci Dünya Savaşından yenik çıktığı kabul edilen Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayı kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan İtilaf Devletleri, Anadolu’yu yer yer işgal etmeye başlamış, bu işgaller karşısında Anadolu Halkı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'ni kurmuşlardır.

15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sonunda, padişah ve hükümetinin görevini yapmaması üzerine Türk Halkı Kuva-i Milliye güçlerini oluşturarak işgal edilen her bölgede direnişe geçmişlerdir. Oysa Osmanlı Hükümeti direnişin yok olmak demek olduğuna, kurtuluşun İngiliz himayesine girmekle mümkün olacağına inanmıştı.

Mustafa Kemal Paşa, padişah ve hükümetiyle bir kurtuluş mücadelesi verilemeyeceğini, kurtuluşun bir halk hareketiyle gerçekleşebileceğine inandığından Anadolu Halkı ile buluşmak, Kuva-i Milliye güçlerini birleştirmek üzere Dokuzuncu Ordu Müfettişi görevi altında 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılıp, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, 25 Mayıs 1919’da Amasya Sancağı'na bağlı Havza Kasabası’na gelmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan ayrılmadan önce Zile’de bulunan Binbaşı Cemil Vahit (Toydemir) Bey’den Amasya hakkında bilgi istemiş, Amasya’daki en nüfuzlu şahsiyetin Müftü Hacı Tevfik Efendi olduğunu öğrenmiştir. 26 Mayıs 1919 günü Havza’dan Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye Havza’da yaptığı konuşmanın bir özetini ve Amasya’ya doğru yola çıkacağını bildirmiş ve söz konusu telgrafına çok kısa sürede şu cevabı almıştır.

“-Amasya Halkı Müdafaa-ı Vatan ve Muhafaza-ı Din ve Devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır…”

Amasyalılar, 12 Haziran 1919’da Culus Tepe’de konuğunu karşılarken Müftü Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal Paşaya hitaben;

“-Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir…Gazânız mübârek olsun!...”

Diye konuşup, kendisini kucakladıktan sonra etrafında bulunan kişileri tek tek tanıtmıştır.

Amasya’daki karşılamada Müftü Hacı Tevfik Efendi ile birlikte şu kişiler hazır bulunmuşlardır:

Mutasarrıf Vekili Mustafa Bey, Belediye Reisi Topcuzâde Mustafa Bey, Kadı Ali Himmet Efendi, Beşinci Kafkas Fırkası Komutanı Cemil Cahit Bey, Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi, Hoca Bahaeddin Efeni, Mevlevi Şeyhi Cemaleddin Efendi, Veysibeyzade Nafiz Bey, Kurtoğlu Hasan Bey, Ulemadan İbadizade Mehmet, Şirvani H. Mahmutefendizade Mehmet, Müderris Mehmet Efendi, Muallim Mecdizade Sabri Efendi, Mecdizade Ahmet, Eytam Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzâde Mehmed Efendi, Miralayzâde Hamdi Bey, Kofzâde Hâfız Mustafa Efendi, Şirinzâde Mahmud Efendi, Melekzâde Süleyman Efendi, Kahvecizâde Mehmet Efendi, Mehmed Sırrı Bey, Veysibeyzâde Sıtkı Bey, Seyfizâde Râgıp Efendi, Arpacızâde Hürrem Bey, Topcuzâde Hilmi Bey, Mehmet Ragıp Bey, Yumukzâde Hamdi Efendi, Mumcuzade İsmail Hakkı Paşa, Yörgüçzade Rasim Efendi, Lütfi Bey (Türker), Komiser İsmail Bey, Komiser Muavini Osman, Harputizâde Hasan Efendi, Gazeteci Mehmet Sırrı Bey, Polis Cemalettin Efendi, Posta Müdürü Mehmet Ali Bey, Telgrafçı Abdurrahman Rahmi, Jandarma Zabiti Ziya Bey, Harputizade Hasan, Topçuzade Münir, Hacı Alizade Ahmet, Payaslızade Yahya, Bicanzade Süleyman, Yumukosmanzade Hüsnü, Şurutuzade Tevfik, Tiryakizade Tahsin, Hacı Osmanzade Halil, Çauşluzade Ahmet, Temiz Alizade Mehmet, Küsuz Taşanzade Ahmet, Bosnalızade Halim, Yumukzade Ahmet Efendi. 

Mustafa Kemal Paşa'nın Amasyalılara Hitabı

İlk karşılamanın ve kucaklaşmanın ardından Culus Tepe’den hareket eden heyete, yol boyunca öğrenciler ve halk tarafından alkışlanarak tezahürat yapıldı.

Hükümet Konağına geldiğinde akşam olmuştu. Mustafa Kemal Paşa burada toplanan Amasyalılara hitaben:

"Aziz Amasyalılar!"

“Padişah ve Hükümet, Itilaf devletlerinin elinde esir bir vaziyettedir. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle iş birliği yapmaya geldim. Hep beraber Aziz Vatanımızı ve İstiklalimizi kurtarmak için gayretlerimizle çalışmalıyız.”

“Efendiler! “

“İzmir'in daha sonra Manisa ve Aydın'ın işgâli gelecekteki tehlikeyi daha açık göstermektedir. İşgâl ve ilhak gibi hadiseleri, asil milletimizin tamamen muhafazası için mitingler yaparak milli heyecanı çok canlı bir şekilde göstermek lâzımdır. Tahammülü imkânsız bu acıklı vaziyetin karşısında derhal bir teşkilât kurmak ve büyük devletlerin mümessillerine tesirli telgraflar çekmek lâzımdır.”

“Amasyalılar!”

“Burası Havza'dan ötesi Pontus oluyor. Sivas'tan doğusu Ermenistan'a katılıyor. Memleket İngiliz Mandası altına giriyor. Tarihi büyük Türk Milleti böyle bir esareti kabul edemez, Milletimizin tarihi şerefi vardır.”

“Muhterem Amasyalılar”

“Memleketin her tarafında ateşli çalışmalar başladı. Türk vatanseverlerin gayretleriyle garp memleketlerimizde milli cepheler kuruldu. Cenupta Fransızlarla işbirliği yapan Ermenilere karşı bir Adana cephesi teşkil edildi. Kuvvetli çetelerimiz, Fransız ve Ermenilere saldırmaya başladılar. Erzurum'da Ermenilere karşı mücadele başlamıştır”.

“Amasyalılar. Ne duruyorsunuz, burada da mutlaka her türlü haklarımızı korumak üzere "MÜDAFAA-I HUKUK CEMIYETİ" kurmalıyız.”

“Amasyalılar!”

“Düşmanların Samsun'a yapacağı her hangi bir huruç (çıkartma) harekatına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekecek,dağlara çekilecek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah Milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe verecek ve vatanı bir harabe zara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız.”

“ Amasyalılar, buna hep beraber yemin edelim."

Bu konuşmaya salonda bulunan Amasyalıların coşkuyla "Bütün Amasya emirlerinizi bekliyor Paşam” diye karşılık vermeleri üzerine, Mustafa Kemal Paşa: “Sağ olunuz Amasyalılar, zaferi kazanacağız, vatanı kurtaracağız.”dedi.

Günün yorgunluğu ve saatin hayli ilerlemiş olmasından dolayı misafirler ikamet edecekleri Saraydüzü Kışlasına çıktı.

Ertesi gün, (13 Haziran 1919) Sultan II. Bayezid Camii’nde Abdurrahman Kâmil Efendi, Cuma vaaz’ında cemaate ülkenin kurtuluş yolunun “milletin azim ve kararında” olduğunu öğütlemektedir:

“Muhterem evlatlarım;”

“Türk milletinin, Türk hakimiyetinin artık hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Madem ki, milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir. Şu andan itibaren Padişah olsun isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane çare-i hâlâs halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.”

“Asırlardan beri bunca şühedanın aziz ruhları üzerinde tesis olunup ikbâle ulaşan, Devlet-i Osmâni, Devlet-i muazzamanın hainane emellerinin kurban olmuştur. Altı yüzyıldan beri devam eden hanedan-ı saltanat artık son günlerini yaşamaktadır. Türk Milletinin bu felaketten kurtulması için bütün Müslümanların birleşmesi vatan ve milleti sevenlerin fedakârane ve cansiperâne bir tavra ve harekete kıyam etmesi lazımdır.”

“Vatan ve milletimizi müstevlilerin pençe-i kahrından halâs edecek teşebbüsata girişen, yüksek kumandan ve zabitanımızın saniye müzahir olmasını, Cenab-ı Haktan hamdü senalarımızla niyaz ederiz.”

“İşte muhterem cemaat, bu gibi zevatı muhteremin ve betahsis hâlen şu anda cemaat arasında olup, memleket ve milleti izmihali umumîdengirdap-ı musibetten kurtarmak için ortaya atılmış bulunan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin arkasından gitmelidir.

Amasya Tamimi'nin İmzalanması

Saraydüzü Mevkii'ndeki 5. Kafkas Fırkası'nın karargahı olan Saraydüzü Kışlası’nda AMASYA TAMİMİ’nin görüşülmesine başlanıldı.

20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve Hamidiye Kahramanı olarak tanınan eski Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf Bey, 3.Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, İzmit Eski Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıt’atı Müfettişi Mersinli Cemal Paşa, Edirne’de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’inde telgraf vasıtası ile katıldıkları görüşmeler 21 Haziran günü başladı.

22 Haziran sabahına kadar devam eden görüşmelerden çok önemli kararlar ortaya çıktı. Bugün, bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin yüksek sesle duyurulduğu bir gün oldu.

“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

İşte bu cümle, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başıdır.

T.B.M.M.'nin Açılışı ve İlk Mebuslarımız

Amasya’da yapılan seçim sonucu, 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Amasya’yı temsil edecek beş üye; Amasya Merkezden Topçuzade Ali Bey, Miralayzade Hamdi Bey, Yumukzade Mehmed Ragıp Bey, Gümüşhacıköy Kazası'ndan Müftü Ali Rıza Efendi, Merzifon’dan Dr.Asım Bey olmuştur.

Mustafa Kemal’in teklifiyle eski valilerden ve Amasya Protokolu görüşmelerine iştirak ederek imza koyan ve Son Osmanlı Meclis-i Mebusanda Amasya Mebusu olarak yer alan Tokatlı Bekir Sami Bey, Ankara’da  Amasya Mebusu oldu.

Amasya’dan beş mebus ve Ankara’da Bekir Sami Bey'in katılımıyla altı mebus, Meclisin açıldığı gün (23 Nisan 1920) Meclise iştirak etmişlerdir. 29 Mayıs 1920 tarihinden itibaren Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’da Amasya Mebusu olan Ömer Lütfi Bey’in, meclise devamıyla, Amasya Mebuslarının sayısı yediye yükselmiştir


Ata'nın bilinmeyen fotoğrafları 14

Atatürk'ün Amasya'yı Ziyaretleri

Mustafa Kemal Paşa, Amasya’yı beş defa ziyaret etmiştir. İlki 12-26 Haziran 1919, ikincisi 18-22 Ekim 1919 tarihleri arasıdadır.

Üçüncü Ziyaret

Mustafa Kemal Paşa eşi Lâtife Hanımefendi ve bazı arkadaşlarıyla birlikte 24 Eylül 1924’de akşam saat 19.30 civarında Amasya’ya beş yıl sonra tekrar gelmiş ve karşılama esnasında bir konuşma yapmıştır.


     Konuşma Metni

Reisicumhur, bu sözlerinden sonra halkın alkışları arasında Belediye binasına gelmiş ve onuruna verilen bir ziyafetin ardından bir konuşma yapmıştır.


     Konuşma Metni

Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanımefendi, belediye binasında hazırlanan bir odada misafir edilirken, beraberinde gelen diğer misafirler halk tarafından evlerde ağırlanmıştır.

25 Eylül sabahı Reisi Cumhur Hazretleri ve mahiyetindekiler Belediye Binası önünde kafileyle birlikte Tokat’a hareket etmişlerdir.

18 EYLÜL 1928 / Dördüncü Ziyaret

Yeni kabul edilen Türk Alfabesinin uygulanmasını bizzat yerinde görerek, halkın tepkisi ve memnuniyetini öğrenmek amacıyla çıktığı yurt gezisinin beşinci gününde Amasya’ya gelmiştir. Refakatine Başbakan İsmet İnönü’de bulunmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Beşinci Defa Gelişi 22 KASIM 1930

Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya’yı ziyaretlerinin beşincisi ve sonuncusu 22 Kasım 1930 tarihinde yapılmıştır.

Son Karşılama

Cumhurbaşkanı, özel bir trenle Anadolu seyahatine çıktığında Amasya iline de uğramış, istasyonda kalabalık bir sevgi gösterisi arasında trenden inerek halkın arasına karışmış, Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil YETKİN Efendiyle ayak üstü kısa bir sohbet etmiş, daha sonra Amasya halkının coşkun tezahüratı altında trene binerek yanındaki kafileyle Amasya’dan Samsun’a gitmiştir


Ata'nın bilinmeyen fotoğrafları 6

Amasya Mülakatı

Efendiler, hatırınızdadır ki, Bahriye Nâzırı Salih Paşa ile, Amasya'da bir görüşme kararlaştırılmıştı. Nazır Paşa ile, hükûmetin dış politikası, iç idaresi ve ordunun geleceği ile ilgili konular üzerinde görüşülme ihtimali vardı. Bu nedenle, kolordu komutanlarının düşünce ve görüşlerini önceden bilmek, bence pek yararlı idi.

14 Ekim 1919 tarihli şifremde, kolordu komutanlarının bu üç nokta üzerindeki görüşlerini rica ettim. Komutanların raporlarını belgeler arasında okursunuz (Belge: 156).

Salih Paşa, 15 Ekimde İstanbul'dan hareket etti. Biz de, 16 Ekimde Sivas'tan hareket ettik. 18 Ekimde Amasya'da bulunduk.

Salih Paşa'ya, uğrayacağı iskelelerde, millî teşkilât tarafından parlak karşılama törenleri yapılması ve tarafımızdan hoşgeldiniz denilmesi için talimat verilmişti (Belge: 157).

Biz de kendisini, Amasya'da büyük bir törenle karşıladık.

Salih Paşa ile, Amasya'da, 20 Ekimde başlayan görüşmelerimiz, 22 Ekimde son buldu. Üç gün süren görüşmelerin sonunda, ikişer nüsha olmak üzere beş ayrı protokol düzenlendi. Bu beş ayrı protokoldan üçü -Salih Paşa'da kalanlar bizim tarafımızdan, bizde kalanlar Sa1ih Paşa tarafından- imza edildi. İki protokol gizli sayılarak imza edilmedi.

Amasya Mülâkatı sonunda alınan kararlar, kolordulara da bildirildi (Belge: 158).

Efendiler, bu münasebetle, bir noktayı belirtmek isterim. Bizce temel alınan husus, millî teşkilâtın ve Hey'et-i Temsiliye'nin İstanbul Hükûmeti tarafından resmen tanınmış bir siyasî varlık olduğunun, görüşmelerimizin resmî bir nitelik taşıdığının ve sonuçlarına mutlaka uyulması gerektiğinin taraflarca resmen taahhüt edilmiş bulunduğunu tasdik ettirmekti."

Bundan dolayı, görüşmelerin sonuçlarını içine alan zabıtların protokol olduğunu kabul ettirmek ve İstanbul Hükûmeti'nin temsilcisi olan Bahriye Nâzırına imza ettirmek önemliydi.

21 Ekim 1919 tarihli protokol metni, denebilir ki, hemen bütünüyle Salih Paşa'nın teklifleri olup, kabulünde sakınca görülmeyen birtakım maddelerden ibarettir (Belge: 159).

22 Ekim 1919 tarihli ikinci protokol, uzun süren tartışmalı bir görüşmenin zabıt şeklindeki özetidir.

Bu görüşmede, her iki tarafın, Hilâfet ve Saltanat konusundaki karşılıklı güvenceleri ile ilgili geniş açıklamaları içine alan bir girişten sonra, Sivas Kongresi'nin 11 Eylül 1919 tarihli bildirisindeki maddelerin görüşülmesine başlandı:

1 — Bildirinin birinci maddesinde, tasarlanan ve kabul edilen sınırların en düşük düzeyde bir istek olmak üzere elde edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi.

Görünüşte, Kürtlere bağımsızlık kazandırmak gayesiyle yapılmakta olan bozguncu propagandaların önüne geçme hususu uygun bulundu.

Bugün için düşman işgali altında bulunan bölgelerden Çukurova (Kilikya)'yı, Arabistan ile Türkiye arasında bir tampon devlet yapmak üzere anavatandan ayırma isteğinde bulunulduğundan söz edildi.

Anadolu'nun, en koyu Türk çevresi, en bereketli ve zengin bir bölgesi olan bu parçasının hiçbir şekilde ayrılmasına razı olunmayacağı; Aydın ilinin de aynı kesinlikle (ve öncelikle) vatan topraklarından kopmasının mümkün olmadığı ilkesi genellikle kabul edildi.

Trakya konusuna gelince: Burada da, görünüşte bağımsız bir hükûmet, gerçekte bir sömürge devlet kurulması, böyle olduğu takdirde de Doğu Trakya'dan Midye - Enez çizgisine kadar olan bölgeyi bizden ayırma isteğinin söz konusu olabileceği ihtimali göz önünde bulunduruldu.

Ancak, Edirne'nin ve Meriç sınırının bağımsız bir İslâm hükûmetine katılmak için bile olsa, hiçbir şekilde bırakılmasına rıza gösterilmemesi ilkesi ortaklaşa kabul edildi. Bununla birlikte, bütün bu maddede söz konusu edilen hususlar hakkında Meclis'in vereceği en son karara elbette uyulacaktır, dendi.

2— Bildirinin dördüncü maddesindeki, azınlıklara siyasî hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak nitelikte imtiyazlar verilmesinin kabul edilmeyeceği konusundaki fıkra üzerinde önemle duruldu. Bu kaydın, bağımsızlığımızı fiilen sağlamak için, elde edilmesi zarurî bir istek olarak düşünülmesi ve bundan yapılacak en küçük bir fedakârlığın bağımsızlığımızı derinden zedeleyeceği öne sürüldü. Bu maddede söz konusu olan ve azınlıklara fazla imtiyazlar verilmemesine yönelmiş olan gaye, ulaşılması gerekli bir hedef olarak kabul edilmiştir.

Bununla birlikte, gerek bu konuda, gerek yaşama hakkımızın savunulması konusundaki öteki isteklerimizle ilgili hususlarda - birinci maddenin sonunda olduğu gibi burada da – Millî Meclis'in oy ve kararlarının geçerli olacağı kaydı konuldu.

3— Bildirinin yedinci maddesi gereğince, bağımsızlığımız tam olarak korunmak şartıyla, teknik, sanayi ve ekonomi alanlarındaki ihtiyaçlarımızın nasıl giderilebileceği konusu tartışıldı. Memleketimize pek çok sermaye dökecek olan bir devlet olursa, bunun malî işlerimiz üzerinde gerektirebileceği bir kontrol hakkının genişlik derecesi kestirilemeyeceğinden, bu hususun bağımsızlığımıza ve gerçek millî çıkarlarımıza zarar vermeyecek biçimde, uzmanlarca esaslı bir şekilde düşünülerek sınırlandırıldıktan sonra Millî Meclis'çe uygun bulunacak şeklin kabulü görüşüldü

4— 11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi kararlarının öteki maddeleri de Meclis-i Meb'usan'ın kabulüne sunulmak şartıyla uygun görüldü.

5 — Bundan sonra, Sivas Kongresi'nin 4 Eylül 1919 tarihli kararlarının teşkilât bölümü ile ilgili 11'inci maddesinde yer alan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin durumu, bundan sonraki çalışma şekli ve alanı üzerinde duruldu.
Bu maddede, millî iradeyi hâkim kılacak olan Meclis-i Millî'nin yasama ve denetleme haklarına güvenlik ve serbestlikle sahip olduktan, bu güvenlik Meclis-i Millî'ce de doğrulandıktan sonra, cemiyetin şeklinin kongre kararı ile belirleneceği açıklanmıştır. Burada söz konusu olan kongrenin, şimdiye kadar yapılan Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi İstanbul dışında ayrı bir kongre halinde olması şart değildir, dendi.

Cemiyetin programını kabul eden milletvekilleri, cemiyetin tüzüğünde gösterilen temsilciler gibi kabul edilerek, bunların yapacakları özel toplantı, kongre yerine geçebilir.

Bundan sonra, Meclis-i Millî'nin İstanbul'da tam bir güvenlik içinde, serbest olarak görev yapabilmesi şarttır, dendi. Bunun bugünkü şartlara göre ne dereceye kadar sağlanabileceği etraflı şekilde düşünüldü.

İstanbul'un düşman işgâli altında bulunması dolayısıyla, milletvekillerinin yasama görevlerini hakkıyla yerine getirmelerine pek elverişli olamayacağı düşüncesi ortaya atıldı. 1870-1871 savaşında Fransızların Bordeaux (Bordo)'da ve daha sonra Almanların Weimar (Vaymar)'da yaptıkları gibi, barış anlaşması yapılıncaya kadar, geçici olarak, Meclis-i Millî'nin Anadolu'da, saltanat hükûmetinin kabul edeceği güvenilir başka bir yerde toplanması uygun görüldü.

Meclis-i Millî'nin toplanmasından sonra, çalışma şartları bakımından ne dereceye kadar güvenlik ve gizlilik içinde bulunacağı belli olacağından, tam bir güvenlik görüldüğü takdirde, Cemiyet, Hey'et-i Temsiliye'nin faaliyetine son vererek teşkilâtının çalışma hedefinin, yukarıda bildirdiğim üzere, kongre yerini tutacak olan özel bir toplantıda kararlaştırılacağı belirtildi.
Milletvekilleri seçiminde tam bir serbestlik bulunması gerektiği hükûmetçe emredilmiş olduğundan, seçimler yapılırken Cemiyet Hey'et-i Temsiliyesi'nce müdahale edilmekte olduğu belirtildi.

Milletvekilleri arasında, İttihat ve Terakki üyesi ve orduda lekeli şahıslar bulunduğu takdirde, bunların milletvekili seçilmesine meydan verilmemek için, Hey'et-i Temsiliye'ce yol gösterme maksadıyla ve uygun şekilde bazı telkinler yapılmasının yerinde olacağı hesaba katıldı. Hey'et-i Temsiliye'nin bu konudaki yardım şekli de, ayrıca bir formül halinde üçüncü protokol olarak tespit edildi (Belge: 160).

Gizli sayıldığı için imza altına alınmayan dördüncü protokol şuydu

1 — Bazı komutanların ordudan atılması ve bir kısım subayların Divan-ı Harb'e verilmeleri ile ilgili olarak çıkarılan padişah iradeleri ile diğer emirlerin düzeltilmesi.

2 — Malta'ya sürülmüş olanların, ilgili bulundukları kendi mahkemelerimizde kovuşturma yapılmak üzere İstanbul'a getirtilmeleri çarelerinin araştırılması.

3 — Ermeni zulmü ile ilgili görülenlerin de mahkemeye verilmesi (Millî Meclis'e bırakılacaktır).
4 — İzmir'in boşaltılmasının İstanbul Hükûmeti tarafından yeniden protesto edilmesi ve gerekirse gizli talimatla halka gösteri toplantıları yaptırılması.

5 — Jandarma Genel Komutanı, Merkez Komutanı, Polis Müdürü ve İçişleri Müsteşarı'nın değiştirilmeleri (Harbiye ve Dahiliye Nezaretlerince).

6 — İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin (kapı kapı dolaşıp) halka kâğıt mühürletmelerine engel olunması.

7 — Yabancı parasıyla satın alınmış derneklerin faaliyetlerine ve bu gibi gazetelerin zararlı yayınlarına son verilmesi (özellikle subay ve memurların bu gibi derneklere girmelerinin kesinlikle yasaklanması).

8 — Aydın Kuva-yı Milliye'sinin güçlendirilmesi ve beslenmelerinin kolaylıkla sağlanması (bu husus Harbiye Nezareti'nce düzenlenir. Donanma Cemiyeti'nin 400.000 lirasından gerektiği kadarı, hükûmet tarafından bu maksat için ayrılabilir).

9 — Millî Mücadele'ye katılmış memurların genel bir yatışma ve güvenlik sağlanıncaya kadar yerlerinden alınmamaları ve millî dâvâya aykırı hareketlerinden dolayı millet tarafından işten el çektirilmiş memurların yeni görevlere tayinlerinden önce durumun özel olarak görüşülmesi.

10 — Batı Trakya göçmenlerinin taşınmalarının sağlanması.

11 — Âcimî Sadun Paşa ve adamlarının uygun şekilde desteklenmesi.

İmzasız beşinci protokol da, Barış Konferansı'na gidebilecek kimselerin adlarını içine alıyordu. Bununla birlikte, hükûmet bu konuda, ana ilkelere uymak şartıyla serbest bulunacaktı.

Delegeler:
Tevfik Paşa Hazretleri Başkan
Ahmet İzzet Paşa Hazretleri Askerî temsilci
Hariciye Nâzırı Siyasî temsilci
Reşat Hikmet Bey Siyasî temsilci
Uzmanlar Hey'eti:
H â m i t B e y Maliye
Albay İsmet Bey Askerlik
Reşit Bey Siyasî işler
Mühendis Muhtar Bey Bayındırlık işleri
Albay Ali Rıza Bey Deniz Albayı
Refet Bey İstatistik
Emirî Efendi Tarih
M ü n i r B e y Hukuk Müşaviri
Uzman bir şahıs Ticaret işleri
Uzman bir şahıs Çeşitli mezheplerin
  imtiyazlarını bilen
Yazı Hey'eti:
Reşit Saffet Bey Maliye Bakanlığı eski
  Özel Kalem Müdürü
Şevki Bey
Salih Bey
Orhan Bey
Hüseyin Bey Robert Kolej Türkçe
 Öğretmeni
Efendiler, bu görüşmelerimizde tespit edilen esaslar arasında, en önemli noktanın Meclis-i Millî'nin toplanma yeri ile ilgili olduğunun yüksek dikkatlerinizi çekmiş olacağını sanırım.

Meclis'in, İstanbul'da toplanmasının doğru olmadığı konusundaki eski görüş ve kanaatimizi Salih Paşa'ya kabul ve tasdik ettirdik, Ancak, Paşa, kendisi bu görüşe katılmakla birlikte, bu katılışın şahsına ait olup kabine adına şimdiden söz veremeyeceği kaydını da eklemişti Kendisi, kabine üyelerini bu görüşe inandırmak ve katılmalarını sağlamak için elinden geleni yapacağına söz vermiş, başaramadığı takdirde, kabineden çekilmekten başka yapacak bir şey olmadığını söylemiştir.
Salih Paşa, bu konuda başarı sağlayamamıştır.

Meclis-i Meb'usan'ın toplanma yeri konusuna tekrar dönmek üzere Amasya Mülâkatı ile ilgili açıklamalarıma son veriyorum.

Ata'nın bilinmeyen fotoğrafları 16

 
aMasYa
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
 
Bugün 55118 ziyaretçikişi burdaydı!
BU SİTEYİ KURAN,YÖNETEN VE GÜNCELLEYEN By_SehZaDe=MUSTAFA MİKAİL CÜCE mmikail05@hotmail.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol